29 Nisan 2011 Cuma

1 Mayis'ta DurDe pankartiyla Taksim'deyiz

Irkciliga, milliyetcilige, ayrimciliga, nefret suclarina karsi:
1 Mayis'ta DurDe pankartiyla Taksim'deyiz

Bu yil 1 Mayis onemli bir genel secimin on gunlerinde kutlaniyor. 12 Haziran genel secimlerinden sonra kurulacak meclis yeni bir anayasa yapacak. Secimlere katilan tum parti ve adaylar kendilerini buna gore konumlandiriyor. Ve her secimde oldugu gibi bu kez de secimin buyuk aktorleri yine milliyetcilige oynuyor.
Bozkurt-cakal gibi duzeysiz polemiklerin arasinda Ergenekon saniklari meclise tasinmaya calisilirken, yillardir irkciligin, milliyetciligin, ayrimciligin, nefret suclarinin magduru olan kesimler listelerde kendilerine yer bulamiyor. Basi ortulu de acik da olsa kadinlara ayrilan pay temsilde adaletsizligin simgesi olmayi surduruyor. Nufusun %12.5'ini olusturan engellilerin adi anilmiyor. Azinliklar gostermelik adaylar disinda hice sayiliyor. Secim baraji ve son YSK darbe girisimi gibi gerekcelerle Kurtler meclisin disina itilmeye calisiliyor. LGBT'ler, temiz enerji savunuculari, vicdani retciler, hayvan haklari savunuculari tamamen gormezden geliniyor.
Bu kesimlerin yeterince temsil edilmedigi bir meclis ozledigimiz sivil ve demokratik bir anayasayi yapamaz. 1 Mayis bu gercegi dile getirmek, kamuoyuna anlatmak icin onemli bir firsat sunuyor.
O yuzden;
Butun Turkiye'den, kendisini toplumun 'dis mahallelerine' itilmis, otekilestirilmis, nefretin nesnesi haline sokulmus, sozu elinden alinmis hisseden butun yurttaslarimizi, 'mevzu bahis vatan' olunca 'teferruat' sayilanlari, kendi dertlerini kendi sozleriyle yazdiklari dovizlerle, kendi sloganlariyla 1 Mayis'ta, DurDe pankarti arkasinda, birlesmeye cagiriyoruz.

BIRLESEN TEFERRUAT YENILMEZ!

(Irkciliga ve Milliyetcilige)
DurDe Girisimi

Not:
Emek, Demokrasi, Ozgurluk Bloku icinde Sishane-Tarlabasi yonunden Taksim'e yuruyecegiz. Tepebasi'ndaki TRT binasinin onunde baslayacak kortejin en onunde KESK bulunuyor. Siyah zemin uzerine beyaz harflerle, 4 dilde (Turkce, Kurtce, Ermenice, Ingilizce) "Irkciliga ve Milliyetcilige DurDe" pankarti siralamada DSIP ve EDP kortejlerinin arasinda yer aliyor. Yolun diger tarafinda ise BDP korteji bulunuyor.
1 Mayis, Pazar, 09:00'da, TRT binasi onunde.

Iletisim icin:
0535 885 76 15 - 0555 816 78 33

http://www.durde.org/
http://nefretme.net
http://www.facebook.com/durde
http://twitter.com/DurDeTr
http://groups.yahoo.com/group/durde_info/

26 Nisan 2011 Salı

Özgürlük ve eşitlik için 1 Mayıs'ta Taksim'e!

Kürt halkına özgürlük!
Ölüm değil çözüm diyorsan,

Sözde değil özde demokrasi!
Demokratik ve özgürlükçü bir anayasa istiyorsan,

Başka bir dünya mümkün!
İşsizliğe, paralı eğitime ve sağlığa, kapitalizme karşıysan,

İnsanca yaşayacak bir ücret!
Açlık sınırının altındaki asgari ücrete hayır diyorsan,

Nükleere hayır!
Temiz enerjiden yanaysan,

Ergenekon dağıtılsın!
4 darbenin; Hrant Dink'in, yaratılan ırkçı linç atmosferinde katledilmesinin hesabını soruyorsan,

Irkçılığa, milliyetçiliğe "Dur!" diyorsan,

Tek yol devrim!
Tunus ve Mısır halklarının gibi isyandan yanaysan,

Tacize, tecavüze, nefret suçlarına hayır!
Başı açık ve başörtülü kadınlara, LGBTT bireylere özgürlük diye haykırıyorsan,

Oylar Emek, Barış ve Özgürlük Bloku'na!
Bağımsız adayları meclise göndermek istiyorsan,

Gelin 1 Mayıs'ta birlikte yürüyelim!

Biz anti-kapitalistiz.

Özgürlük ve eşitlik için 1 Mayıs'ta Taksim'e!

Buluşma saati: 08.30
Yer: Tarlabaşı-Şişhane yönünde, BDP'nin yanı.
İletişim: 0555 423 74 07

www.dsip.org.tr

 

 

22 Nisan 2011 Cuma

Forum: 24 Nisan 1915'te ne olmustu?


Forum: 24 Nisan 1915'te ne olmustu?


24 Nisan 1915 Istanbul'dan onde gelen Ermeni aydinlarin gozaltina alinarak zorunlu goce tabi tutulmaya baslandiklari gundur. Bu tarih ayni zamanda bu topraklarin gordugu en kanli, en acili ve en karanlik zamanlarin basladigi gun olarak anilir.
DurDe Girisimi, bu karanlik tarihi tartismak ve sozunu soylemek isteyen herkesi tartisma forumuna davet ediyor.

Moderator:
Cengiz Algan (DurDe Girisimi)

Konusmacilar:
Ayse Hur (Agos ve Taraf gazeteleri), Benjamin Abtan (EGAM - Fransa), Cafer Solgun (Yuzlesme Dernegi), Doc. Ferda Keskin (Bilgi Universitesi), Fethiye Cetin (Hrant Dink avukati), Nil Mutluer ( Akademisyen, Helsinki Yurttaslar Dernegi), Oral Calislar (Radikal Gazetesi), Osman Koker (Yazar), Pakrat Estukyan (Agos Gazetesi), Prof. Selim Deringil (Tarihci-Bogazici Universitesi), Senol Karakas (DSIP Es Sozcusu)

Tarih: 22 Nisan 2011, Cuma
Saat: 19.00
Yer: Taxim Hill Otel
Adres: Siraselviler Caddesi, No: 5, Taksim - Istanbul
Duzenleyen: Irkciliga ve Milliyetcilige DurDe Girisimi

www.durde.org
http://www.facebook.com/durde
http://twitter.com/DurDeTr

24 Nisan imza kampanyasi:
www.buacihepimizin.net



15 Nisan 2011 Cuma

Toplanti Daveti: Toplumsal bellek ve gecmisle yuzlesme

Saat 18.00:
Kokteyl - Acilis

Saat 19.00:
Toplanti: Toplumsal bellek ve gecmisle yuzlesme - Turkiye'de nefret suclarina ornek vakalar
Moderator: Hayko Bagdat
Konusmacilar: Gulten Kaya (Ahmet Kaya), Ergin Cinmen (Hrant Dink), Hilal Kuey (Selendi olaylari), Orhan Kemal Cengiz (Malatya Zirve Yayinevi)

Toplanti herkesin katilimina acik ve ucretsizdir.

Tarih: 15 Nisan 2011, Cuma
Yer: Taxim Hill Hotel
Adres: Siraselviler Caddesi, No: 5, Taksim - Istanbul
Duzenleyen: Irkciliga ve Milliyetcilige DurDe Girisimi ve Sosyal Degisim Dernegi

Bu toplanti, 16-17 Nisan 2011 tarihlerinde Lutfi Kirdar Kongre Merkezi'nde devam edecek olan "Nefret Suclari Konferansi" cercevesinde duzenlenmektedir.
Konferans programi ve ayrintilar icin: www.konferans.nefretme.org

14 Nisan 2011 Perşembe

D A V E T : Uluslararasi Nefret Suclari Konferansi

Irkciliga ve Milliyetcilige DurDe! Girisimi ve Sosyal Degisim Dernegi, Turkiye'de nefret suclari olgusunu besleyen kosullari sorgulamak ve nefret suclari ile nefret soylemi konusunda yerel ve uluslararasi deneyimleri paylasmak amaciyla, 15-17 Nisan 2011 tarihlerinde uluslararasi bir Nefret Suclari Konferansi duzenliyor.
15 Nisan 2011, Cuma gunu Taxim Hill Oteli'nde acilis toplantisiyla baslayacak olan konferans, 16-17 Nisan 2011, Cumartesi-Pazar gunleri Lutfi Kirdar Kongre Merkezi'nde devam edecek. Cok sayida oturum ve atolyeden olusan konferansta sizleri de aramizda gormekten mutluluk duyacagiz.
Konferansla ilgili ayrintilari asagidaki linkte ve ekte bulabilirsiniz.

Konferans konusmacilari:
Ahmet Insel, Ayse Hur, Benjamin Abtan, Cengiz Algan, Ergin Cinmen, Ferhat Kentel, Ferda Keskin, Fethiye Cetin, Geert Ates, Gulten Kaya, Hayal Koksal, Hayko Bagdat, Hilal Kuey, Mithat Sancar, Mutlu Binark, Nayat Karakose, Nil Mutluer, Oral Calislar, Orhan Kemal Cengiz, Omer Laciner, Ragip Duran, Rober Koptas, Robert O. Trestan, Roni Margulies, Sinan Ozbek, Tankut Soykan, Turgut Tarhanli, Ulas Karan, Ulku Doganay, Umit Kivanc, Yasemin Inceoglu.

Program ayrintilari icin: http://konferans.nefretme.org

Irkciliga ve Milliyetcilige DurDe! Girisimi ve
Sosyal Degisim Dernegi

13 Nisan 2011 Çarşamba

Su Hakkı Kampanyası Bülteni - 12 Nisan 2011

Su Hakkı Kampanyası Bülteni - 12 Nisan 2011

İçindekiler:

 

Uluslararası Su Hakkı sempozyum kitabı çıktı
2010 yılında gerçekleştirdiğimiz sempozyum kitabının hazırlık çalışmalarını 2011 yılının Ocak ayında tamamladık ve Şubat ayında kitap matbaadan elimize ulaştı. Kitap “Uluslararası Su Hakkı Sempozyumu”nda yapılan sunumlar, tartışmalar, katkılar ve tüm katılımcıların önerileriyle şekillenen sonuç deklarasyonundan oluşmakta. Toplam 171 sayfadan oluşan kitapta, her bir oturum içinde yapılan sunumları, tartışmaları kullanılan görseller eşliğinde aktarmaya çalıştık. Suyun yönetiminde birinci elden sorumlu olan yerel birimlerin uygulama deneyimleri ile su hareketi aktivistlerinin deneyimlerini, uluslararası hareketin talep ve deneyimlerini paylaşabildikleri sempozyumda oluşan alan büyük bir öneme sahipti. Bu paylaşımın sadece sempozyuma katılanlarla sınırlı kalmaması gerekiyordu. Sempozyum kitabı sayesinde tartışmaları daha fazla kişi ve kurum ile paylaşmaya çalıştık.
Kitabın tümüne PDF olarak buradan ulaşabilirsiniz.

 

Su Hakkı projesinin 2011 aktiviteleri
Su Hakkı Projesi, 2011 yılı içinde yürüteceği faaliyetler ile suyun en temel insan hakkı ve kamusal olduğunu, herkesin yeterli miktar ve kalitede suya ve su ile ilgili bilgiye, fiziksel ve ekonomik olarak eşit biçimde erişebileceğini, su hizmetlerinde dezavantajlı durumda olanlar lehine pozitif ayrımcılık yapılmasını, temel insani ihtiyaçların karşılanması için gerekli olan miktar ve kalitede suyun ücretsiz sağlanmasını, su kaynağının yönetiminde kamu yararı ve yurttaş katılımını esas alan yapıların oluşturulması ve ekolojik dengenin korunması gerektiğini savunan alternatif yaklaşımların gelişmesini, daha fazla tartışılmasını ve alternatif uygulamaları teşvik etmeyi hedeflemektedir. Bu genel amaç çerçevesinde 2011 yılında çeşitli akitviteleri yapacağız.

Araştırma Kitabı
Türkiye’de su kaynaklarının ve hizmetlerinin özelleştirilmesi konusunda gittikçe hızlanan bir politika izlenmektedir. Dünya Su Forumu’nun 2009 yılında Türkiye’de yapılmış olması ve inşaat sektöründen çok sayıda firmanın bu forumda yer almasının sonuçları bugün çok daha iyi kavranmaktadır. DSİ’nin 2023 vizyonu içinde 600 hidro elektrik santral, 1700 baraj yapılması planlanmakta ve çalışmalara hız verilmiş durumdadır. Şehirlerin artan su ihtiyaçlarının karşılanabilmesi için sular yataklarından borularla taşınmakta, neredeyse her bir dere üzerine ya elektrik enerjisi için, ya sulama için, içme suyu temini için ya da güvenlik gerekçesiyle barajlar kurulmak istenmektedir. Şehir içi su hizmetlerinin fiyatlarının tek bir merkezde belirlenmesine yönelik girişimler söz konusudur. Su hizmetlerinin sunumunda kamu hizmeti yaklaşımı benimsemiş, vatandaşlara ucuz ya da belli bir miktara kadar ücretsiz su temin eden yerel yönetimlerin bu alanda inisiyatiflerinin önü kesilmektedir. Zaten büyük miktarlardaki borçlar ile uluslararası su şirketlerinin ve finans kuruluşlarının girdabına terk edilen yerel yönetimler bu tür girişimler ile alternatif uygulamalardan tamamen vazgeçirilmek istenmektedir.

Bütün bu tablo içinde su kaynaklarının ve hizmetlerinin özelleştirilmesine karşı mücadeleler ve alternatif su yönetim politikaları da geliştirilmektedir. Tüm dünyada sürdürülen mücadeleler sadece özelleştirme karşıtlığı ve direniş üzerine şekillenmemektedir. Aynı zamanda bu mücadeleler alternatif su yönetim biçimlerini tartışmakta ve bu alternatifleri hayata geçirmek için ulusal, uluslararası ağlar içinde örgütlenmektedir. “ Suyu bir insan hakkı” olarak kabul eden Latin Amerika ülkelerinin bazıları anayasalarında bu doğrultuda değişiklik yapmalarının yanı sıra su yönetiminde kamu katılımını esas alan yapılar oluşturmuş durumdadır. Avrupa’da havza yönetimini, kamu-kamu işbirliklerini teşvik eden özünde neoliberal politikaların karar alma süreçlerinden vatandaşları dışlayan uygulamalarına karşı alternatif yasal düzenlemeleri de talep eden girişimler bulunmaktadır.

2011 yılında hazırlayacağımız araştırma kitabı ile hem Türkiye’de uygulanan ve uygulanmak istenen özelleştirme politikalarını eleştirel bir yaklaşımla bütünlüklü bir biçimde ele almaya hem de dünyadaki alternatif uygulamaların deneyimlerini aktarmaya çalışacağız.

Kapasite geliştirme atölyeleri
Su Hakkı projesinin 2010 yılı Kasım ayında Diyarbakır’da, Diyarbakır Su Kanalizasyon İdaresi (DİSKİ) ile birlikte ve Güneydoğu Anadolu Belediyeler Birliği’nin ev sahipliğinde düzenlendiği “Uluslararası Su Hakkı Sempozyumu”nda ağırlıklı olarak ele alınan konulardan biri de alternatif su yönetimlerinin felsefesi ve uygulama modelleriydi. Red/Vida’dan sempozyuma katılan Oscar Olivera Bolivya’da 2000 yılında suyun özelleştirmesine karşı başlayan mücadelenin kazanımlarını aktarırken verdikleri mücadelenin “ kapitalist modeller aracılığıyla ellerinden alınan topraklarının, sularının, kendi karar alma süreçlerinin tekrar ele geçirme mücadelesi olduğunu” ifade etmişti. Herkese ve doğaya ait olan suyun nasıl kullanılacağına ise bizzat kullananların katılımını sağlayan, karar verme kapasitelerini geliştirecek yeni modellerin yaratılmasının sadece bir alternatif arayışı değil tarihsel bir sorumluluk olduğundan bahsetmişti. Bu modelleri yaratabilmek için su hareketinin elinde yeterli deneyim, teknik bilgi, aktivistler ve dünyayı değiştirmeye hazır insanların olduğu ve önemli olan tüm bu birikimin paylaşılmasına vurgu yapmıştı.

Sempozyuma katılan tüm uluslararası aktivistlerin ortak vurguları su mücadelesi içinde bilgi, deneyim ve modellerin paylaşılmasının önemiydi. Türkiye’de birçok yerel yönetim ne su hareketinin uluslararası tartışma ve deneyimlerinden ne de alternatif yerel bir uygulamanın deneyimlerinden ve tecrübelerinden bugüne kadar yeterince faydalanma imkanı bulamadı. Belediyeler, merkezi su politikaları ile tek tek karşılaşmaktadırlar. Bu karşılaşmaların çoğunda ise yerelin özelliklerini gözetmeyen, şirketlerin mal ve hizmetlerini satmaya çalıştıkları, uzun yıllara yayılan büyük borçları içeren sözleşmeleri imzalamaktadırlar.

Kapasite geliştirme atölyeleri, Diyarbakır’da yaptığımız “Uluslararası Su Hakkı Sempozyumu”nun ortaya çıkardığı bir takım ihtiyaçların giderilmesi için yapılmaktadır. Merkezi olarak (uluslararası) belirlenen su politikalarına karşı alternatif modellerin üretilebilmesi için su hareketinin deneyim, bilgi ve modeller konusunda paylaşımları büyük önem taşımaktadır. Özellikle suyun idaresinde birinci derecede rol alan yerel yönetim birimleri arasında bilgi alışverişini sağlama ihtiyacı bulunmaktadır. Yerel, ulusal ve uluslararası işbirliğine dönük ağlar oluşturmak, bu ağların içinde yer almak merkezi su politikaları karşısında yerel birimleri güçlendirmektedir. Bunun için daha ileri konumda olan yerel yönetim birimlerinin kamu-kamu işbirliği çerçevesinden kendi pratiklerini diğer yerel yönetimler ile paylaşmaları bu doğrultuda atılabilecek bir adımdır. Yerel yönetimlerin alternatif su modellerini uygulayabilmeleri için ulusal su politikalarının da değiştirilmesi gerekmektedir. Bunun için çok sayıda yerel yönetimin ortaklaşabileceği alternatif merkezi su politikalarının üretilebilmesi, bu doğrultuda çalışmalar yapılması ve bu tür zeminlerin yaratılması önemlidir. Kapasite geliştirme atölyeleri ile yukarıda aktarılan ihtiyaçların giderilmesi ve alternatif modelleri uygulamak isteyen yerel birimlerin daha fazla tartışmasına, olanaklarını, olanaksızlıklarını paylaşabilmelerine hizmet etmesini hedeflenmekteyiz. Kapasite geliştirme atölyelerini GABB, DİSKİ ve Su hakkı kampanyası birlikte organize edecekler.

Konferans
2011 yılının son aylarında bir günlük bir konferans düzenleyeceğiz. Türkiye’nin özelleştirme politikalarını bütünlüklü olarak ele alacağımız konferansta aynı zamanda yıl içinde hazırladığımız “ araştırma kitabının sonuçlarını da kamuoyu ile paylaşacağız. Türkiye’deki su hareketinin 2012 yılında Marsilya’da yapılacak Alternatif Dünya Su Forumu’na daha güçlü katılım içinde kullanmayı ve konferansa çok çeşitli kesimlerin ve yerel yönetimlerin katılımını hedeflemekteyiz.

Makaleler
www.suhakki.org sitesi aracılığıyla, Türkiye’de ve dünyada su konulu çalışmalar yapan akademisyenler, aktivistler ve yerel yönetim uzmanlarının yazdığı makaleleri, su hakkı konulu haberleri, gelişmeleri 2011 yılında da yayınlamaya devam edeceğiz. Bu sene “musluktan temiz su içme hakkı” başlıklı özel bir dosya içinde su özelleştirmelerinin sessiz sedasız sürdürüldüğü ama her geçen gün karlılığı ve bütçesi artan şişe suyu konusunu işleyeceğiz.

 

Dakar Deklerasyonu
Mart ayında gerçekleştirilen Dünya Sosyal Forumu sırasında bir araya gelen su adaleti aktivistleri suyun katılımcı, adil, eşitlikçi ekolojik dengeyi gözetir nitelikte kullanılmasını içeren bir deklerasyon yayınladılar. 2012 yılında gerçekleşecek Dünya Su Forumu’na karşı alternatif çağrıda bulundular. Su Hakkı Kampanyası hazırlanan deklerasyonun imzacısı oldu. Deklerasyonun metnine aşağıdaki linkten ulaşabilirsiniz. http://www.petitiononline.com/waterday/petition.html

 

Medyadan Haberler

HES’lere karşı Ankara’da barikat

Kaynak: DİHA, 10.04.2011

Türkiye’nin birçok ilinden gelerek Ankara’da buluşan yaklaşık 7 bin yaşam savunucusu düzenledikleri mitingle AKP hükümetinin çevre katliamına neden olan HES, barajlar ve nükleer santral projelerine”hayır” dedi. Devamı...

16 HES’e iptal kararı

Kaynak: ZAMAN, 06 Nisan 2011
Rize’nin Fındıklı ilçesi Çağlayan Vadisi’nin 1. derece doğal sit alanı özelliğinden çıkarılması amacıyla Danıştay’a açılan dava reddedildi. Devamı...

Macahel Vadisi’nde yürütmeyi durdurma kararı!

Kaynak: Zaman, 26 Mart 2011
Rize İdare Mahkemesi, UNESCO’nun ”Biyosfer Rezerv Alanı” ilan ettiği Artvin’in Borçka ilçesindeki Camili Vadisi’nde (Macahel) yapımı planlanan Düzenli Hidroelektrik Santral (HES) Devamı...

Erzurum’un şebeke suyu 2017'de şişe sudan daha temiz olacak

Kaynak: sondakika.com, 22 Mart 2011 Erzurum Büyükşehir Belediyesi Su ve Kanalizasyon İdaresi Genel Müdürü Remzi Ertek, su şebeke sisteminin yenilenmesinin ardından Erzurum’un içme suyunun şişe suyundan daha kaliteli olacağını söyledi. Devamı...

MARDİN’DE ŞEBEKE SUYU KARTLI OLACAK

Kaynak: Midyat Haber, 11 Mart 2011
Mardin Belediye Başkanı Mehmet Beşir Ayanoğlu,vatandaşlardan suyu tasarruf kıllanmaları çağrısında bulunarak, topladıkları su parasının, su terfi istasyonlarındaki pompaların elektrik parasını karşılayamadığını söyledi. Devamı...


Su Hakkı Kampanyası’nı Kimler Yürütüyor?

Su Hakkı Kampanyası’nı Sosyal Değişim Derneği, Hasankeyfi Yaşatma Girişimi, Küresel Eylem Grubu ve Sosyal Demokrasi Vakfı oluşturdu. Aktiviteler Suyuma Dokunma Kampanyası’nın ve Rosa Luxemburg Vakfı’nın desteğiyle yürütülüyor.

 

Su Hakkı Kampanyası
http://www.suhakki.org/

Düzenleyenler:

Destekleyenler:

  Su Hakkı Kampanyası Bülteni - 12 Nisan 2011

İçindekiler:

  • Uluslararası Su Hakkı sempozyum kitabı çıktı
  • Su Hakkı Kampanyası'nın 2011 aktiviteleri
    - Araştırma kitabı
    - Kapasite geliştirme atölyeleri
    - Konferans
    - Makaleler
  • Dakar Deklerasyonu
  • Medyadan Haberler
    •  

      Uluslararası Su Hakkı Sempozyumu kitabı çıktı
      2010 yılında gerçekleştirdiğimiz sempozyum kitabının hazırlık çalışmalarını 2011 yılının Ocak ayında tamamladık ve Şubat ayında kitap matbaadan elimize ulaştı. Kitap "Uluslararası Su Hakkı Sempozyumu"nda yapılan sunumlar, tartışmalar, katkılar ve tüm katılımcıların önerileriyle şekillenen sonuç deklarasyonundan oluşmakta. Toplam 171 sayfadan oluşan kitapta, her bir oturum içinde yapılan sunumları, tartışmaları kullanılan görseller eşliğinde aktarmaya çalıştık. Suyun yönetiminde birinci elden sorumlu olan yerel birimlerin uygulama deneyimleri ile su hareketi aktivistlerinin deneyimlerini, uluslararası hareketin talep ve deneyimlerini paylaşabildikleri sempozyumda oluşan alan büyük bir öneme sahipti. Bu paylaşımın sadece sempozyuma katılanlarla sınırlı kalmaması gerekiyordu. Sempozyum kitabı sayesinde tartışmaları daha fazla kişi ve kurum ile paylaşmaya çalıştık.
      Kitabın tümüne PDF olarak buradan ulaşabilirsiniz.

       

      Su Hakkı projesinin 2011 aktiviteleri
      Su Hakkı Projesi, 2011 yılı içinde yürüteceği faaliyetler ile suyun en temel insan hakkı ve kamusal olduğunu, herkesin yeterli miktar ve kalitede suya ve su ile ilgili bilgiye, fiziksel ve ekonomik olarak eşit biçimde erişebileceğini, su hizmetlerinde dezavantajlı durumda olanlar lehine pozitif ayrımcılık yapılmasını, temel insani ihtiyaçların karşılanması için gerekli olan miktar ve kalitede suyun ücretsiz sağlanmasını, su kaynağının yönetiminde kamu yararı ve yurttaş katılımını esas alan yapıların oluşturulması ve ekolojik dengenin korunması gerektiğini savunan alternatif yaklaşımların gelişmesini, daha fazla tartışılmasını ve alternatif uygulamaları teşvik etmeyi hedeflemektedir. Bu genel amaç çerçevesinde 2011 yılında çeşitli akitviteleri yapacağız.

      Araştırma Kitabı
      Türkiye'de su kaynaklarının ve hizmetlerinin özelleştirilmesi konusunda gittikçe hızlanan bir politika izlenmektedir. Dünya Su Forumu'nun 2009 yılında Türkiye'de yapılmış olması ve inşaat sektöründen çok sayıda firmanın bu forumda yer almasının sonuçları bugün çok daha iyi kavranmaktadır. DSİ'nin 2023 vizyonu içinde 600 hidro elektrik santral, 1700 baraj yapılması planlanmakta ve çalışmalara hız verilmiş durumdadır. Şehirlerin artan su ihtiyaçlarının karşılanabilmesi için sular yataklarından borularla taşınmakta, neredeyse her bir dere üzerine ya elektrik enerjisi için, ya sulama için, içme suyu temini için ya da güvenlik gerekçesiyle barajlar kurulmak istenmektedir. Şehir içi su hizmetlerinin fiyatlarının tek bir merkezde belirlenmesine yönelik girişimler söz konusudur. Su hizmetlerinin sunumunda kamu hizmeti yaklaşımı benimsemiş, vatandaşlara ucuz ya da belli bir miktara kadar ücretsiz su temin eden yerel yönetimlerin bu alanda inisiyatiflerinin önü kesilmektedir. Zaten büyük miktarlardaki borçlar ile uluslararası su şirketlerinin ve finans kuruluşlarının girdabına terk edilen yerel yönetimler bu tür girişimler ile alternatif uygulamalardan tamamen vazgeçirilmek istenmektedir.

      Bütün bu tablo içinde su kaynaklarının ve hizmetlerinin özelleştirilmesine karşı mücadeleler ve alternatif su yönetim politikaları da geliştirilmektedir. Tüm dünyada sürdürülen mücadeleler sadece özelleştirme karşıtlığı ve direniş üzerine şekillenmemektedir. Aynı zamanda bu mücadeleler alternatif su yönetim biçimlerini tartışmakta ve bu alternatifleri hayata geçirmek için ulusal, uluslararası ağlar içinde örgütlenmektedir. " Suyu bir insan hakkı" olarak kabul eden Latin Amerika ülkelerinin bazıları anayasalarında bu doğrultuda değişiklik yapmalarının yanı sıra su yönetiminde kamu katılımını esas alan yapılar oluşturmuş durumdadır. Avrupa'da havza yönetimini, kamu-kamu işbirliklerini teşvik eden özünde neoliberal politikaların karar alma süreçlerinden vatandaşları dışlayan uygulamalarına karşı alternatif yasal düzenlemeleri de talep eden girişimler bulunmaktadır.

      2011 yılında hazırlayacağımız araştırma kitabı ile hem Türkiye'de uygulanan ve uygulanmak istenen özelleştirme politikalarını eleştirel bir yaklaşımla bütünlüklü bir biçimde ele almaya hem de dünyadaki alternatif uygulamaların deneyimlerini aktarmaya çalışacağız.

      Kapasite geliştirme atölyeleri
      Su Hakkı projesinin 2010 yılı Kasım ayında Diyarbakır'da, Diyarbakır Su Kanalizasyon İdaresi (DİSKİ) ile birlikte ve Güneydoğu Anadolu Belediyeler Birliği'nin ev sahipliğinde düzenlendiği "Uluslararası Su Hakkı Sempozyumu"nda ağırlıklı olarak ele alınan konulardan biri de alternatif su yönetimlerinin felsefesi ve uygulama modelleriydi. Red/Vida'dan sempozyuma katılan Oscar Olivera Bolivya'da 2000 yılında suyun özelleştirmesine karşı başlayan mücadelenin kazanımlarını aktarırken verdikleri mücadelenin " kapitalist modeller aracılığıyla ellerinden alınan topraklarının, sularının, kendi karar alma süreçlerinin tekrar ele geçirme mücadelesi olduğunu" ifade etmişti. Herkese ve doğaya ait olan suyun nasıl kullanılacağına ise bizzat kullananların katılımını sağlayan, karar verme kapasitelerini geliştirecek yeni modellerin yaratılmasının sadece bir alternatif arayışı değil tarihsel bir sorumluluk olduğundan bahsetmişti. Bu modelleri yaratabilmek için su hareketinin elinde yeterli deneyim, teknik bilgi, aktivistler ve dünyayı değiştirmeye hazır insanların olduğu ve önemli olan tüm bu birikimin paylaşılmasına vurgu yapmıştı.

      Sempozyuma katılan tüm uluslararası aktivistlerin ortak vurguları su mücadelesi içinde bilgi, deneyim ve modellerin paylaşılmasının önemiydi. Türkiye'de birçok yerel yönetim ne su hareketinin uluslararası tartışma ve deneyimlerinden ne de alternatif yerel bir uygulamanın deneyimlerinden ve tecrübelerinden bugüne kadar yeterince faydalanma imkanı bulamadı. Belediyeler, merkezi su politikaları ile tek tek karşılaşmaktadırlar. Bu karşılaşmaların çoğunda ise yerelin özelliklerini gözetmeyen, şirketlerin mal ve hizmetlerini satmaya çalıştıkları, uzun yıllara yayılan büyük borçları içeren sözleşmeleri imzalamaktadırlar.

      Kapasite geliştirme atölyeleri, Diyarbakır'da yaptığımız "Uluslararası Su Hakkı Sempozyumu"nun ortaya çıkardığı bir takım ihtiyaçların giderilmesi için yapılmaktadır. Merkezi olarak (uluslararası) belirlenen su politikalarına karşı alternatif modellerin üretilebilmesi için su hareketinin deneyim, bilgi ve modeller konusunda paylaşımları büyük önem taşımaktadır. Özellikle suyun idaresinde birinci derecede rol alan yerel yönetim birimleri arasında bilgi alışverişini sağlama ihtiyacı bulunmaktadır. Yerel, ulusal ve uluslararası işbirliğine dönük ağlar oluşturmak, bu ağların içinde yer almak merkezi su politikaları karşısında yerel birimleri güçlendirmektedir. Bunun için daha ileri konumda olan yerel yönetim birimlerinin kamu-kamu işbirliği çerçevesinden kendi pratiklerini diğer yerel yönetimler ile paylaşmaları bu doğrultuda atılabilecek bir adımdır. Yerel yönetimlerin alternatif su modellerini uygulayabilmeleri için ulusal su politikalarının da değiştirilmesi gerekmektedir. Bunun için çok sayıda yerel yönetimin ortaklaşabileceği alternatif merkezi su politikalarının üretilebilmesi, bu doğrultuda çalışmalar yapılması ve bu tür zeminlerin yaratılması önemlidir. Kapasite geliştirme atölyeleri ile yukarıda aktarılan ihtiyaçların giderilmesi ve alternatif modelleri uygulamak isteyen yerel birimlerin daha fazla tartışmasına, olanaklarını, olanaksızlıklarını paylaşabilmelerine hizmet etmesini hedeflenmekteyiz. Kapasite geliştirme atölyelerini GABB, DİSKİ ve Su hakkı kampanyası birlikte organize edecekler.

      Konferans
      2011 yılının son aylarında bir günlük bir konferans düzenleyeceğiz. Türkiye'nin özelleştirme politikalarını bütünlüklü olarak ele alacağımız konferansta aynı zamanda yıl içinde hazırladığımız " araştırma kitabının sonuçlarını da kamuoyu ile paylaşacağız. Türkiye'deki su hareketinin 2012 yılında Marsilya'da yapılacak Alternatif Dünya Su Forumu'na daha güçlü katılım içinde kullanmayı ve konferansa çok çeşitli kesimlerin ve yerel yönetimlerin katılımını hedeflemekteyiz.

      Makaleler
      www.suhakki.org sitesi aracılığıyla, Türkiye'de ve dünyada su konulu çalışmalar yapan akademisyenler, aktivistler ve yerel yönetim uzmanlarının yazdığı makaleleri, su hakkı konulu haberleri, gelişmeleri 2011 yılında da yayınlamaya devam edeceğiz. Bu sene "musluktan temiz su içme hakkı" başlıklı özel bir dosya içinde su özelleştirmelerinin sessiz sedasız sürdürüldüğü ama her geçen gün karlılığı ve bütçesi artan şişe suyu konusunu işleyeceğiz.

       

      Dakar Deklerasyonu
      Mart ayında gerçekleştirilen Dünya Sosyal Forumu sırasında bir araya gelen su adaleti aktivistleri suyun katılımcı, adil, eşitlikçi ekolojik dengeyi gözetir nitelikte kullanılmasını içeren bir deklerasyon yayınladılar. 2012 yılında gerçekleşecek Dünya Su Forumu'na karşı alternatif çağrıda bulundular. Su Hakkı Kampanyası hazırlanan deklerasyonun imzacısı oldu. Deklerasyonun metnine aşağıdaki linkten ulaşabilirsiniz. http://www.petitiononline.com/waterday/petition.html

       

      Medyadan Haberler

      HES'lere karşı Ankara'da barikat

      Kaynak: DİHA, 10.04.2011

      Türkiye'nin birçok ilinden gelerek Ankara'da buluşan yaklaşık 7 bin yaşam savunucusu düzenledikleri mitingle AKP hükümetinin çevre katliamına neden olan HES, barajlar ve nükleer santral projelerine"hayır" dedi. Devamı...

      16 HES'e iptal kararı

      Kaynak: ZAMAN, 06 Nisan 2011
      Rize'nin Fındıklı ilçesi Çağlayan Vadisi'nin 1. derece doğal sit alanı özelliğinden çıkarılması amacıyla Danıştay'a açılan dava reddedildi. Devamı...

      Macahel Vadisi'nde yürütmeyi durdurma kararı!

      Kaynak: Zaman, 26 Mart 2011
      Rize İdare Mahkemesi, UNESCO'nun "Biyosfer Rezerv Alanı" ilan ettiği Artvin'in Borçka ilçesindeki Camili Vadisi'nde (Macahel) yapımı planlanan Düzenli Hidroelektrik Santral (HES) Devamı...

      Erzurum'un şebeke suyu 2017'de şişe sudan daha temiz olacak

      Kaynak: sondakika.com, 22 Mart 2011 Erzurum Büyükşehir Belediyesi Su ve Kanalizasyon İdaresi Genel Müdürü Remzi Ertek, su şebeke sisteminin yenilenmesinin ardından Erzurum'un içme suyunun şişe suyundan daha kaliteli olacağını söyledi. Devamı...

      MARDİN'DE ŞEBEKE SUYU KARTLI OLACAK

      Kaynak: Midyat Haber, 11 Mart 2011
      Mardin Belediye Başkanı Mehmet Beşir Ayanoğlu,vatandaşlardan suyu tasarruf kıllanmaları çağrısında bulunarak, topladıkları su parasının, su terfi istasyonlarındaki pompaların elektrik parasını karşılayamadığını söyledi. Devamı...


      Su Hakkı Kampanyası'nı Kimler Yürütüyor?

      Su Hakkı Kampanyası'nı Sosyal Değişim Derneği, Hasankeyfi Yaşatma Girişimi, Küresel Eylem Grubu ve Sosyal Demokrasi Vakfı oluşturdu. Aktiviteler Suyuma Dokunma Kampanyası'nın ve Rosa Luxemburg Vakfı'nın desteğiyle yürütülüyor.

       

      Su Hakkı Kampanyası
      http://www.suhakki.org/

      Düzenleyenler:

      Destekleyenler:

      8 Nisan 2011 Cuma

      D A V E T : Uluslararasi Nefret Suclari Konfernasi

      Irkciliga ve Milliyetcilige DurDe! Girisimi ve Sosyal Degisim Dernegi, Turkiye'de nefret suclari olgusunu besleyen kosullari sorgulamak ve nefret suclari ile nefret soylemi konusunda yerel ve uluslararasi deneyimleri paylasmak amaciyla, 15-17 Nisan 2011 tarihlerinde uluslararasi bir Nefret Suclari Konferansi duzenliyor.
      15 Nisan 2011, Cuma gunu Taxim Hill Oteli'nde acilis toplantisiyla baslayacak olan konferans, 16-17 Nisan 2011, Cumartesi-Pazar gunleri Lutfi Kirdar Kongre Merkezi'nde devam edecek. Cok sayida oturum ve atolyeden olusan konferansta sizleri de aramizda gormekten mutluluk duyacagiz.
      Konferansla ilgili ayrintilari asagida ve ekteki dosyada bulabilirsiniz.

      Program ayrintilari icin: http://konferans.nefretme.org

      Irkciliga ve Milliyetcilige DurDe! Girisimi ve Sosyal Degisim Dernegi


      ***

      Konferans konusmacilari:
      Ahmet Insel, Ayse Hur, Cengiz Algan, Ebru Kiranci, Ergin Cinmen, Ferhat Kentel, Fethiye Cetin, Firat Soyle, Geert Ates, Gulten Kaya, Hayal Koksal, Hayko Bagdat, Hilal Kaplan, Hilal Kuey, Kemal Ordek, Melek Goregenli, Mithat Sancar, Mutlu Binark, Nayat Karakose, Nil Mutluer, Oral Calislar, Orhan Kemal Cengiz, Omer Laciner, Ozlem Colak, Ragip Duran, Rober Koptas, Robert O. Trestan, Roni Margulies, Sinan Ozbek, Tankut Soykan, Turgut Tarhanli, Ulas Karan, Ulku Doganay, Umit Kivanc, Yasemin Inceoglu

      Konferans Programi:

      Acilis Kokteyli

      Tarih: 15 Nisan 2011, Cuma
      Saat: 18.00
      Yer: Taxim Hill Oteli
      Adres: Siraselviler Caddesi, No: 5, Taksim - Istanbul

      Acilis Toplantisi:
      Toplumsal bellek ve Gecmisle yuzlesme: Turkiye'de nefret suclarina ornek vakalar

      Moderator: Hayko Bagdat. Konusmacilar: Gulten Kaya (Ahmet Kaya), Ergin Cinmen (Hrant Dink), Hilal Kuey (Selendi olaylari), Orhan Kemal Cengiz (Malatya Zirve Yayinevi)

      Tarih: 15 Nisan 2011, Cuma
      Saat: 19.00
      Yer: Taxim Hill Oteli
      Adres: Siraselviler Caddesi, No: 5, Taksim - Istanbul

      Konferans 16 ve 17 Nisan, Cumartesi-Pazar gunleri Lutfi Kirdar Kongre Merkezi'nde devam edecektir.
      Program ayrintilari icin: http://konferans.nefretme.org

      5 Nisan 2011 Salı

      Eylem çağrısı, 26 nisan 2011: Nükleere izin vermeyeceğiz!

       26 Nisan 2011, Eylem çağrısı 

      HÜKÜMET DERHAL NÜKLEER ENERJİDEN VAZGEÇTİĞİNİ AÇIKLASIN!

      NÜKLEER SANTRAL KURULMASINA İZİN VERMEYELİM!

       

      Japonya önce depremle ardından Tusinami ile yerle bir oldu. Bu iki felakette doğal afetti. Bu doğal afetlerde ölenlerin, hala bulunamayanların sayılarını doğal afetin ne kadar maddi zarara yol açtığını bilebiliyoruz. Japonya halkının yaşadığı bu felaket karşısında her birimiz büyük üzüntü duyduk. Japonya'da bütün bu doğal felaketlerin ardından gelen nükleer kaza ise açık ve net olarak CİNAYETTİR. Ve bu nükleer felaketin yaratacağı olumsuzlukları hiçbir zaman net olarak bilemiyeceğiz. Bu yaşanan son facia, nükleer maceracılar için inanmak istedikleri masalın sonu oldu. Fukuşima'da binlerce insan, yayılan radyasyondan etkilendi. Etkilenmeye devam ediyor ve devam da edecek... Fukuşima'da kullanılan yakıtın bir bölümünü plütonyum-239'du. Bu maddenin yaydığı tehlike 24 bin yıl sürecek. Tüm dünya üzerindeki canlılar, nesiller boyu bu nükleer maceracıların kâr hırsının bedelini yaşamlarıyla ödeyecekDaha çok kanser vakaları, daha çok mutasyona uğramış çocuklar, hayvanlar ve radrasyon nedeniyle girilmesi yasaklanan topraklar, içilemeyen sular, yenemeyen bitkiler..Bunların her biri olacak. Olacak çünkü 1986'da Çernobil'de yaşanan nükleer kazanın yarattığı radyoaktif kirlenme nedeniyle ölü şehirlere girmek hala tehlikeli ve yasak.

       

      Şimdi nükleer kazaları "tüp gazla", "bilgisayar kullanmayla", " arabaya binmeyle" karşılaştıran hükümete, başbakana sesleniyoruz. Yalan söylüyorsunuz! Nükleer santrallerin risklerini, tehlikelerini kasden bilerek küçültmeye çalışıyorsunuz. Nükleer santrallerin tarihlerinin yıllarca etkisini sürdüren ve ölümcü kazalarla dolu olduğunu, sadece sınırlı bir bölge ya da insan grubunu değil çok geniş bir bölgeyi ve milyarlarca insanı, canlıyı etkilediğini bilmenize rağmen nükleer lobilerin, şirketlerin çıkarlarını savunuyorsunuz. Nükleer santrallerin ürettikleri tehlikeli radyoaktif atıklardan hiç bahsetmiyoruz. Dünyanın hiçbir yerinde güvenli saklama koşulları bulunmayan bu atıkların yaratacağı riskler, kazaların yaratacağı riskler verdiğiniz örneklerle karşılaştırılamaz.

      Bugün Japonya'da yaşanan felaketin ardından tüm dünyada nükleer santrallerin hızla kapatılması, yenilenebilir enerji kaynakların daha yaygın kullanımı talebi için milyonlarca insan seferber olmuş durumda. Sadece geçtiğimiz hafta sonu Almanya'da 250bin kişi nükleer karşıtı gösteri yaptı. Türkiye'nin her bir yanında nükleer karşıtı eylemler yapılmakta. Başbakan bu gösteri yapanlara "aykırı, marjinal" tipler diyerek küçümse de biz doğru bildiklerimizi  çocuklarımız için, geleceğimiz için söylemeye devam edeceğiz.

       

       

      26 Nisan'da 18:30'da Galatasaray Lisesi önünde bu sese ses katalım. Nükleersiz bir dünya münkün diyelim. Akkuyu'da, Sinop'ta, Türkiye'de, dünyada nükleere izin vermeyeceğiz demek için buluşalım.

       

      Güneş, rüzgar bize YETER!

       

      Küresel Eylem Grubu

      www.kureseleylem.org